Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para, malmı çalmaktır? Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah, hançer mı olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı? |
Victor Hugo
|
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
25 Ocak 2013 Cuma
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Beklenen
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? |
Necip Fazıl Kısakürek
|
ANLATAMIYORUM
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim
Şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerin kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim
Şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerin kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık
Sessiz Gemi
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal Beyatlı
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal Beyatlı
Buluşmak Üzere
Buluşmak Üzere
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
Can Yücel
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
Can Yücel
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Can Yücel
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Can Yücel
Rüzgârın Dilinden Gülümser Hâlâ
Rüzgârın Dilinden Gülümser Hâlâ
Onun adı çiçekti ve bulvarlar
Baharla çalkalanırdı o yürüdükçe
Başaklar hışımla çoğaltırdı tanelerini
Bereketli bir umut tarlasıydı gülüşü
Adı bir çağlayanın kepire dökülüşü
Türküleri ateşten ve hüzünden biçilirdi
Özlemle tomurcuk vururdu gözlerinde
Kaç körpecik baş sunulmuş yarınlar
Dirençler yaprak yaprak boy atar akşamlarında
Ki onun adı rüzgâr
Kaç denizi ateşe vermiş öfkesi
Yemyeşil bir düğünde coşturur bozkırları
Dağ kesilmiş kederler diz çöker bakışlarında
Halaya durur sarı
Sonra ansızdan yitti
Bir isyan şarkısına karıştı sesi
Derler ki
Filistin askısında ölümle alay etti
Derler ki
Rüzgârların dilinden gülümser hâlâ
Bilinen son adı kardelendi
Onun adı çiçekti ve bulvarlar
Baharla çalkalanırdı o yürüdükçe
Başaklar hışımla çoğaltırdı tanelerini
Bereketli bir umut tarlasıydı gülüşü
Adı bir çağlayanın kepire dökülüşü
Türküleri ateşten ve hüzünden biçilirdi
Özlemle tomurcuk vururdu gözlerinde
Kaç körpecik baş sunulmuş yarınlar
Dirençler yaprak yaprak boy atar akşamlarında
Ki onun adı rüzgâr
Kaç denizi ateşe vermiş öfkesi
Yemyeşil bir düğünde coşturur bozkırları
Dağ kesilmiş kederler diz çöker bakışlarında
Halaya durur sarı
Sonra ansızdan yitti
Bir isyan şarkısına karıştı sesi
Derler ki
Filistin askısında ölümle alay etti
Derler ki
Rüzgârların dilinden gülümser hâlâ
Bilinen son adı kardelendi
Ah Zavallı Yüreğim...
Ah Zavallı Yüreğim...
Bilmiyorum bu kaçıncı yanlışın
Kim bilir kaçıncı yanılışın...
İnandığın düşlerden kaçıncı uyandırılışın.
Sığındığın son limandan
Ardında ümitlerini bırakıp
Kopan fırtınayla apansız ayrılışın.
Bu kaçıncı demir alışın bilinmeze?
Belki de hiç olmayacak bir hayale
Bu kaçıncı aldanışın...
Gökyüzü mü sandın bu üşüten maviliği
Yitik zamanlarımda başucumda duran yokluğa,
İçimi ürperten yalnızlığa çare bulamayışın.
Ah zavallı yüreğim!
Özlemini zerre zerre hücrelerinde,
Yokluğu benliğinde kanatarak,
Kar yangını gecelere bu kaçıncı uzanışın?
Ne vakit döküldü sonbaharıma yapraklar,
Ne vakit sardı yalnızlıkta kış düştü satırlarıma?
Ah zavallı yüreğim!
Şimdi uzak iklimler gibi buğulu gözlerim,
Kızıl topraklar kadar ümitsiz bedenim,
Ellerimde dua gibi taşıdığım şiirlerle,
Günahlarımda yanmaya gidiyorum.
İşte gidiyorum yüreğim
Özlemiyle yaktığın ateşleri
Gözyaşlarımla söndürmeye gidiyorum...
Bilmiyorum bu kaçıncı yanlışın
Kim bilir kaçıncı yanılışın...
İnandığın düşlerden kaçıncı uyandırılışın.
Sığındığın son limandan
Ardında ümitlerini bırakıp
Kopan fırtınayla apansız ayrılışın.
Bu kaçıncı demir alışın bilinmeze?
Belki de hiç olmayacak bir hayale
Bu kaçıncı aldanışın...
Gökyüzü mü sandın bu üşüten maviliği
Yitik zamanlarımda başucumda duran yokluğa,
İçimi ürperten yalnızlığa çare bulamayışın.
Ah zavallı yüreğim!
Özlemini zerre zerre hücrelerinde,
Yokluğu benliğinde kanatarak,
Kar yangını gecelere bu kaçıncı uzanışın?
Ne vakit döküldü sonbaharıma yapraklar,
Ne vakit sardı yalnızlıkta kış düştü satırlarıma?
Ah zavallı yüreğim!
Şimdi uzak iklimler gibi buğulu gözlerim,
Kızıl topraklar kadar ümitsiz bedenim,
Ellerimde dua gibi taşıdığım şiirlerle,
Günahlarımda yanmaya gidiyorum.
İşte gidiyorum yüreğim
Özlemiyle yaktığın ateşleri
Gözyaşlarımla söndürmeye gidiyorum...
Yalnızlık
Yalnızlık Önceler kalbindeydim...Şimdi dört duvar arasında...
Öncelerden sevgi...Şimdi yalnızlık dağıtıyor...
Önceler ruhunla...Şimdi yalnızlığımla kalkıyorum...
Sana kızmıyorum... Kendime de kızmıyorum...
Bilmiyorum neden böyle oldu...
Neyi bildiğimi de bilmiyorum ya...Neyse...
Çöllerimde akan yağmurdun...
Şimdi ise;
Gülüşüm kundaklanmış...
Kaldırımlarda boynum bükük gidiyorum...
Veryansın ediyorum sesimi duyan yok...
Özlüyorum önemseyen yok...
Öncelerden sevgi...Şimdi yalnızlık dağıtıyor...
Önceler ruhunla...Şimdi yalnızlığımla kalkıyorum...
Sana kızmıyorum... Kendime de kızmıyorum...
Bilmiyorum neden böyle oldu...
Neyi bildiğimi de bilmiyorum ya...Neyse...
Çöllerimde akan yağmurdun...
Şimdi ise;
Gülüşüm kundaklanmış...
Kaldırımlarda boynum bükük gidiyorum...
Veryansın ediyorum sesimi duyan yok...
Özlüyorum önemseyen yok...
oLmadı, oLamadı
oLmadı, oLamadı
Gözlerini sabit bir şekilde dikti bir noktaya
Göz pınarları dolu vermişti her zamanki gibi
Aklına geldikçe bir hıçkırık düğümleniyor boğazına
Suçluydu, kafası çok karmakarışıktı ama
Ne yapması gerektiğini bilememek kadar
Sıkıntı ve bocalama yoktu dünyada
Ne gerekiyorsa yapacağını söylemişti ona
Ne gerekiyorsa..
Bunu nasıl yapacağını oda bilmiyordu
Öyle bir söz vermişti acaba tutabilecek miydi
Benliğini arıyordu, aynaya baktığında sevmiyordu kendini
Huzuru arıyordu, ona bir kapı açılmıştı ama atamıyordu kendini içeri
Engel olan birşeyler vardı bilmiyorduki oda şeytanın vesvesesi
Atıyordu kafasını geriye
Hiçbirşey için ağlamaya değmez, hareket etmemeliyim fevrice
Öz ve net konuşmalarla daha çok zihnini bulandırıyordu onun
O ise..O da bilmiyorduki ne yaptığının, istediği cevapları alamıyordu
Bazen ikisininde arkasına bakmadan bir müddet ilerlemesini düşünüyordu
Sonra herkes doğru bir şekle bürününce koşarak kucaklaşmayı
Onunki ondan, onunki ondan karışıktı, ama olmayacak gibiydi..
2 insan vardı, ne yapmaları gerektiğini bilmeyen
2si farklı dünyaların insanı birbirine istediğini veremeyen
2 çocukları olacaktı 2 güzel ebeveyni hakeden
Olmadı, olamadı çünkü ikiside birbirinde asıl değerlerlerini bulamadı
Gözlerini sabit bir şekilde dikti bir noktaya
Göz pınarları dolu vermişti her zamanki gibi
Aklına geldikçe bir hıçkırık düğümleniyor boğazına
Suçluydu, kafası çok karmakarışıktı ama
Ne yapması gerektiğini bilememek kadar
Sıkıntı ve bocalama yoktu dünyada
Ne gerekiyorsa yapacağını söylemişti ona
Ne gerekiyorsa..
Bunu nasıl yapacağını oda bilmiyordu
Öyle bir söz vermişti acaba tutabilecek miydi
Benliğini arıyordu, aynaya baktığında sevmiyordu kendini
Huzuru arıyordu, ona bir kapı açılmıştı ama atamıyordu kendini içeri
Engel olan birşeyler vardı bilmiyorduki oda şeytanın vesvesesi
Atıyordu kafasını geriye
Hiçbirşey için ağlamaya değmez, hareket etmemeliyim fevrice
Öz ve net konuşmalarla daha çok zihnini bulandırıyordu onun
O ise..O da bilmiyorduki ne yaptığının, istediği cevapları alamıyordu
Bazen ikisininde arkasına bakmadan bir müddet ilerlemesini düşünüyordu
Sonra herkes doğru bir şekle bürününce koşarak kucaklaşmayı
Onunki ondan, onunki ondan karışıktı, ama olmayacak gibiydi..
2 insan vardı, ne yapmaları gerektiğini bilmeyen
2si farklı dünyaların insanı birbirine istediğini veremeyen
2 çocukları olacaktı 2 güzel ebeveyni hakeden
Olmadı, olamadı çünkü ikiside birbirinde asıl değerlerlerini bulamadı
Senden çok senle olmak..
Senden çok senle olmak..
Acıyor tüm hücreleriyle şuram
Sanki biri sürekli saplıyor, ne bu kuram
Baktığım heryer sen kokuyor buram buram
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Sözlerimiz vardı birbirimize, güvenle..
Çocuklar gibi masum, deliler gibi sevda ile
Sana sarılmak, istediğim; hep olmaktı senle
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
İlk dansımızdı basmıştım ayaklarına hani
Utangaç bir tebessümle baktığımda öpmüştün beni
Saçlarımı koklayıp sarardın güçlü kollarınla belimi
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Gözlerin hep bir noktaya sabit diyorlar
Ben orada neler görüyorum bilmiyorlar
Yanıyor içim işte şuram çok acıyor
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Senden çok senle olmak nasıldır bilmezdim
Senle olan her anı sende yaşar geçerdim
Sen gittin gideli uçurumun eşiğine geldim
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Acıyor tüm hücreleriyle şuram
Sanki biri sürekli saplıyor, ne bu kuram
Baktığım heryer sen kokuyor buram buram
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Sözlerimiz vardı birbirimize, güvenle..
Çocuklar gibi masum, deliler gibi sevda ile
Sana sarılmak, istediğim; hep olmaktı senle
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
İlk dansımızdı basmıştım ayaklarına hani
Utangaç bir tebessümle baktığımda öpmüştün beni
Saçlarımı koklayıp sarardın güçlü kollarınla belimi
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Gözlerin hep bir noktaya sabit diyorlar
Ben orada neler görüyorum bilmiyorlar
Yanıyor içim işte şuram çok acıyor
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Senden çok senle olmak nasıldır bilmezdim
Senle olan her anı sende yaşar geçerdim
Sen gittin gideli uçurumun eşiğine geldim
Gittiğin günden beri senden çok senleyim
Bir Romandi Benimkisi
Uzadikca uzayan bir romandi benimkisi
Icinde mutlulugu yazmayi unuttugum
Sadece aciya yer verdigim
Adini SEN koydugum
Bir romandi benimki!
Icinde gitmelerin cok oldugu
Kavusmanin kisa sürdügü
Her sayfasina gözlyaslarimin döküldügü
Bir romandi benimkisi!
Bas karakteri aci olan
Icinde zor aski anlatan
Adini sen koydugum
Bir romandi benimkisi!
Icinde mutlulugu yazmayi unuttugum
Sadece aciya yer verdigim
Adini SEN koydugum
Bir romandi benimki!
Icinde gitmelerin cok oldugu
Kavusmanin kisa sürdügü
Her sayfasina gözlyaslarimin döküldügü
Bir romandi benimkisi!
Bas karakteri aci olan
Icinde zor aski anlatan
Adini sen koydugum
Bir romandi benimkisi!
Kırılgan bir çocuğum ben..
Kırılgan bir çocuğum ben..
Yüreğim cam kırığı..
Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı..
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben..
Gözyaşlarım mücevher; saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
Yüreğim cam kırığı..
Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı..
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben..
Gözyaşlarım mücevher; saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)