mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ocak 2013 Cuma

AŞk...


Adımın önünde adın yazılı Resmimin yanında resmin basılı Sabrım sabıkalı, sevdam azılı Hasretin kanıma girdi girecek 

Ağaç ağaca benziyor artık Deniz denize Çiçek çiçeğe Şiirler yazmıyorum artık bak Gözlerinin güzelliğine... İyi seni unutmuşum ! 



Aklımdan çıkmıyorsun Sensiz bomboş bu hayat Susma öyle ne olur Bana kendini anlat.. 



Akşam erken çöker yalnızlığıma Sokak sokak gezer ararım seni Hasretin gönlümün yangınlarında Alev alev yanar ararım seni 



Al götür eskici kalbimi benim Neyim var neyim yok sorma bir daha
Gözümde yaşlardır birtek servetim Acıyıp yüzüme bakma bir daha! 


Aldanmaktan yoruldun mu Acılarla yoğruldun mu Hiç sırtından vuruldun mu
Ne bilirsin yağmur olup Çağlamayı ne bilirsin Kahkahalar savururken
Ağlamayı bilir misin? 


Aldattılar Ümitlerimi, hayallerimi Özlemleri, düşlerimi Parça parça
Kopardılar! .. Sonra unutulduğuma inandım Sevdiğimden ayırdılar. 


Aldığım her nefes sana yazılı Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı Hasretin kanıma girdi girecek. 



Aldırma görürsen yaşlar gözümde Şarkımız olacak yine dilimde Mektubun cebimde, resmin elimde Yarın bu şehirden ayrılacağım.. 



Aldırma sen benim yalnızlığıma Aldırma sen benim gözyaşlarıma Boşver sende kalmış yarınlarıma Biz kadere çelme takmış adamız. 



Alın sizin olsun bütün saltanatıyla dünya Bütün sahteliğiyle hayat Alın
kucaklayın gönlünüzce O bitmeyen ihtiraslarınızı O dinmeyen bencil
aşklarınızı! 


Ama sen de bil ki Yağmurlarca sevdim seni Yağmurlarca sana yandım Hatırla derya gözlüm HATIRLA AŞKIM.. 



Anlatacak nelerim var bir bilsen İçimde ihtilaller kopmuş Kendimi
sürgüne verdim Mutluluğum çoktan iflas etmiş İtiraza hakkım yok
biliyorum Seni seviyorum.. 


Ansızın kayboldun köşe başında Zamansız bir deprem koptu bağrımda
Kendimi kaybettim işte o anda İnan ki dünyayı yıkasım geldi! Ardına
bakmadan gittin o gidiş Kalbimi koparıp atasım geldi Bu veda gerçek mi
inanamadım Başımı taşlara vurasım geldi! 


Aramızda dağlar var Aramızda uçurumlar Yaklaşma yanılırsın Ben öldüğümü
bilirim Sen yaşadığını sanırsın Kendini bilmeden daha Beni
tanıyamazsın... 


Artık Adın ihaneti çağrıştırıyor bana Ve tadın bir yılanın en öldürücü
zehrini Söyle Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun O acımasız hançerini? ..
Bil ki Bundan böyle Yasaklanmış kitaplarım gibisin bana Yaklaşmam yasak
Dokunmam yasak Ve ömrümce Sarılmam yasak sana!.. 


Artık gidebilirsin gideceğin yere Sana kal diyemem son ümit senden olsun Senden olsun son pişmanlık Bil ki hayır diyemem.. 



Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız Karanlık gitgide en derinlere
çeker beni Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin Böyle perişan beklerim
dönmeni 


Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi Neydi çekip kendine, beni bağlayan
Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan Elleri ta içimde o dev miydi 


Aşk nedir bilmedin ki Sevildin sevmedin ki Mutluluk vermedin ki Mutluluğa hakkın yok! 



Aşkımdan armağan her satır sana Maziyi yeniden yaşatsın sana Nasıl sevdiğimi anlatsın sana Sana bir sitem var her bir sözümde..

Benim içinde mutlu ol Sevdiğim...


Geceleri üşürdüm ama soğuktan değil...

Tutamamaktan sıcağı, tutunamamaktan sıcaklığa...



Geceler sensiz..

Geceler soğuk..

Sabahlara kadar ayaz geceler..



Gülümseyerek bakıyorum geçmişe. Yaşadığımız o güzel günlerin ardından
sadece bunu yapabiliyorum. Gülerken ağlıyorum.... Nasıl diye sakın
sorma; resimlerimize bakıyorum önce... Yaşadığımız güzel anlar geliyor
aklıma gülüyorum. Ama sonra, evet sonra, şimdiki halimize dönüyorum ve
gözlerimden yaşlar akıyor... İçimdeki sevgin canlanıyor....



Ne yaptıysam yok edemedim bu sevgiyi... Kurtulamıyorum bir türlü.
Gün geceye dönüyor bense resimlerimize bakıp, o anları tekrar
yaşıyorum... Acı çekiyor ama kurtulamıyorum işte.. Vazgeçemiyorum
Senden Birtanem...



Oysa ne çok demiştim kapılmayacağım, her şeye hazırlıklı olacağım
diye. Meğer benimki sadece kendimi kandırmakmış. Ben kendimi sana ilk
anda teslim etmişim meğerse. Şimdi ne yapacaksın diye sorma bana sakın,
inan bende bilmiyorum çünkü. Yüreğimde sen varken başkasıyla olamam.
Başkalarında seni arayıp onları mutsuz edemem.



Ve Senden Son İsteğim...



Unut beni... Yeniden doğ bensiz.. Sakın kaybetme yaşama
sevincini... Yaptıklarımın acısını belleğinden silerek büyü. Yaralı
kalbini sar yarınlarla, yeni umutlarla, yeni sevinçlerle. ilerde seni
bekleyen mutluluğa koş, sana hiçbir zaman vermeyi başaramadığım
mutluluğa koş.. Yoktur seni benim kadar seven ve sevecek olan, bir o
kadarda sana layık olamayan, seni anlayamayan... Ben yaşarım acını,
gözlerini hayal eder, biraz daha içer vururum kendimi kelimelere..
Dudaklarına dokunup seni sevdiğimi söylemeyi özlerim ama yaşarım,
yaşarım farkında olmadan... Mutlu ol, eksik olmasın yüzünden
gülücükler, acılar bulmasın seni. Mutsuzluğumla, bu hayat üzerinde
bundan sonra hiç olamayacak olmamla, sensizliğimle yargılayıp affet
beni. Cezamı çekiyorum ben.



Her şeyden vazgeçerken tek vazgeçemediğim sana bir çift sözüm var. Seni Hala Seviyorum, Seni Seviyorum...



Mutlu ol.. Mutlu ol... Benim içinde mutlu ol Sevdiğim...

Giden sevgiliye yazdıklarım

HERGÜN
DİNLEDİĞİM ŞARKILAR DOKUNYOR BÜGÜN SEN YOKSUN DİYE. BİLMEZDİM BU KADAR
ZOR OLDUĞUNU AYRILIĞIN. HİÇ YAŞAMADIM MI SANKİ DİYORUM KENDİME. YAŞADIM
AMA HEP BİR GERİ DÖNÜŞÜ VARDI BU AYRILIKLARIN. AMA YOK İŞTE. GERİ
DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL DERLERYA BİZDE GİRDİK O YOLA İSTESEKTE ÇIKAMAYIZ
ARTIK İSTESEKTE DÖNEMEYİZ GERİYE. ŞİMDİ SEN GİDİYORSUN KALAN BENİM
GERİDE. SEN BİR YAPRAK GİBİ DÜŞTÜN DALIMDAN VE BEN TUTAMADIM SENİ.
RÜZGAR ALIP GÖTÜRÜYOR ŞİMDİ SENİ. KİM BİLİR NERELER SAVURACAK KİM BİLİR
NELER YAŞAYACAKSIN BENSİZ. BENİM YAŞACAĞIM BELLİ KABİR AZABINDAN İBARET
. BELKİ AKMAYACAK GÖYAŞIM DIŞARI, AMA HEP AĞLAYACAK GÖZLERİM İÇTEN
İÇTEN. HERKES MASKEYİ GÖRECEK GÜLERKEN YÜZÜMDEKİ. KİMSE KALDIRIP
BAKMAYACAK ARKASINA. NASIL ÖĞRETTİYSE HAYAT İÇİNE ATMAYI GÖZYAŞLARIMI.
ÖYLE YAŞACAĞIM BU HAYATI.


ŞİMDİ
SEN GİDİYORSUN. BİR SONBAHAR RÜZGARI ALDI GETİRDİ SENİ BANA YİNE BİR
SONBAHAR RÜZGARI ALIP GÖTÜRÜYOR. KADER Mİ DERSİN BU YAŞANANLAR YOKSA
BİZMİ İSTEDİK BU KADERİ. BİLİNMEZLİKLER İÇİNDE HER AN SENİ DÜŞÜNÜYORUM.
İNSANLAR SORULAR SORUYOR ANLAMADAN CEVAP VERİYORUM. DOĞRU YADA YANLIŞ
BİLMİYORUM. HEM BU KADAR YANLIŞIN İÇİNDE BENİM CEVAPLARIMIN DOĞRULUĞU
NE İFADE EDERKİ. ANLAMSIZ KILIYOR GİDİŞİN HERŞEYİ. ŞİMDİ SORSANKİ BİLSEYDİN BÖYLE OLACAĞINI SEVERMİYDİN BENİ. YAŞAR MIYDIN BU HAYATI BU IZDIRABI DİYE. EVET DERDİM BİN KEZ GELSEM BİN KEZ YAŞARDIM SENİNLE YAŞADIKLARIMI. VE BİR DİRHEM PİŞMANLIK DUYMAZDIM. YİNE YAŞARDIM SENİ..


GÜZ
GÜLLERİ GİBİ ÖMRÜM İLK BAHARI GÖRMEDEN SOLUYORUM HEP. HEP PARÇALANMIŞ
YÜREĞİM ELİMDE KALIYOR. KIRIKLARI TOPLUYORUM BİRLEŞTİRİYORUM. HER
KIRILMADA BİR PARÇASI KAYIP. HEP EKSİK KALIYOR TAMİRİ KALBİMİN. HEP
ZAMAN BIRAKIYORUM TAMİRİ. YA KAPANIYOR ZAMANLA YADA ALIŞIYIR O EKSİKLE
YAŞAMAYA. ŞİMDİ SEN GİDERKEN YİNE BİN PARÇA ETTİN VE YİNE BİR PARÇASI
EKSİK YÜREĞİMİN. YANİ YİNE ACILARI SARMAK BAN KALDI.


KENDİ
HALİMDE YAŞIYORDUM ACISIZ SEVDASIZ. BİR MARAL GİBİ GELDİN DAĞLARIN
SESİZ GÜRÜLTÜSÜZ ETEKLERİNDEN GİRDİN GÖNÜL HANEME. NE GÜZEL ALIŞMIŞTIK
BİR BİRİMİZE NE ÇOK SEVERDİK BİRBİRİMİZ. NE GÜZEL GÜNLERDİ
YAŞADIKLARIMIZ. ANILARI ACILARI MUTLULUKLARI HEPSİNİ ÖZLÜYORUM ŞİMDİ.
SÖYLESENE CEYLANIM NEYDİ SENİ ÜRKÜTEN DE KAÇTIN BENDEN. NEYDİ SENİ
BENDEN KOPARAN. BEN Mİ ÜRKÜTTÜM YOKSA BAŞKA BİR AĞAÇMI BULDUN SİPERİNDE
SAKLANACAK. AH CEYLANIM AH. NASIL YAKTIN YÜREĞİMİ BİR BİLSEN. AMA
BİLEMEZSİN.


ELVEDA BİLE
DİYEMECEĞİM SANA. BAKAMACAĞIM GÖZLERİNİN İÇİNE. TUTAMAYACAĞIM SON KEZ
ELLERİNİ. AH CEYLANIM AH ŞİMDİ SEN OLDUM KENDİMİ ARIYORUM. SEN
CEYLANIMDIN BENİ YARALADIN BENSE YARALI CEYLAN OLDUM ŞİMDİ KENDİMİ
ARARIM..

Aşkı Dizelerde Hisset


Bazen sadece yazmak istiyorum.
Cevap beklediğimden değil, kendime söz geçiremiyorum. Ne gök ne yer,
tam ortasından tutuyorum hayatı, başımı kaldırsam sana değmek, yere
bassam tenimi acıtmak, bunlar korkutuyor beni... Her ne varsa
sakladığım, ikisinin arasında kalsın istiyorum bu yüzden. Kırdığım
bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da, bir el verip tutmuyorum onları.
Gerisi zaten boş geliyor, suskunluğum, susuşun, hatta gidişin bile.
Elimde kalanlarsa anılarım, senli anılarım... çok...
Gözümden kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor, anlıyorum;
en güzel karanlıkta uyunuyor. Kim bilir, yerine koymaya çalışırken
hayatında kendimi, dikenlerine takılmışım sanki, kanıyorum hala...
Biliyorum, mavin de olmasa yoluma yön veren, kaybolup giderdim içinde,
yine de sustum sana.
Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece, kendime ama.
Sönmüş bir yıldızı
İlk nefesimi... Gözlerimi... Gözlerini

Tut elimden tek tek çıkaralım senleri oralardan, tut, özlemine giden
bütün sokaklarımı içimden çek çıkar, bütün yollar sana çıksın hadi,
tut, en katıksız düşler kuralım seninle, camın sana bakan tarafını
temizle hadi, buğusunu sil göğümün, uykularımı diz gecene, sabah
seninle güneş, öğle seninle gün, ikindi seninle loş kalsın tenimde. De
ki, “bir an gelsin fısıltıyla karışık şarkılar mırıldan bana. Öyle
kalsın zaman, içime düştüğün gibi hep.” Geçmişe ibret olsun diye
yıkıyorum karanlığımı, geldiğinde yağacağın yarınlara inat bugünden
sarılıyorum, bugünden asıyorum düşleri koynuna…


Sen de bir yıldız seç, o ben olayım
Sen şarkılar söyle, ben parlayayım
Ve...bir gece, aniden, yıldızın kaydığı zamanSen şarkına devam et, ağlama sakın arkamdan...

İyi ki Var(s)dın!

Nasılda gittin hiç acımadan…oysa ellerim
daha doyamamıştı sana. Tüm yaşanmışlıkları nasılda bir çırpıda
silebildin? yaşanılan onca anı, çekilen onca acı….. hepsi ne kadarda
güzeldi… zaten sen varsın diye her şey güzeldi. acılar bile senin
eserin olduktan sonra çekilmez olmuyordu.
Yaşadım seninle… ellerim seni arıyor şimdi... son kez ellerimi tuttuğun
geceyi hatırlıyor musun? ve bir daha hiç bırakmayacağına dair yeminler
ettiğini….
İnanmıştım sana… bırakmazsın beni sanıyordum. yalan mıydı yaşanılanlar?
Söylesene beraber sabahladığımız gecelerde kurduğumuz hayallerin hepsi
sadece birer avunuş muydu?
Sevginle bitirdin beni… bense seni sevgimle boğdum… haklısın. bu kadar
büyük bir sevgiyi kaldıramazdı yüreğin… ve kaldıramadı da… kahretsin ki
yine ben haklıydım, her zaman ki gibi… yaşattığın o büyük acı bedenime
ağır geldi. kan kustum ama çok sevdim, hep sustum….
Kaybetmemekti tek istediğim… bir kez daha böyle sevemezdi bu yürek..
Sevemedin ki…
sadece sendin o küçük yüreğimdeki bitmeyen sancım…
geceleri uyuyamadığım kabusumdun belki de…
yada görmekten hiç bıkmayacağım en güzel rüyalarımdın….
Yaşamımdın….
Evet,benimle birlikte göçecekti sevdan yüreğimden…
nasılda güzeldi yaşanılanlar.. her ayrılığın arkasından ağlamak bile güzeldi.
Şimdi yoksun…
ve şimdi sadece bir ayrılığın arkasından ağlıyorum...
Senin arkandan….
Gitmeseydin en güzel yarınlar, en güzel hayaller bizim olacaktı..
Gitmeseydin bir ömrüm senindi….
Gitmeseydin….
Keşke gitmeseydin…
yalnızım şimdi, sensizim..

Nasıl kopardın ellerini benden?
Saçlarımın arasında kaybolan ellerini nasıl da çektin aldın?
Her şey yarım şimdi..

Acımasızdı zaman..
Seni benden sorgusuzca,sualsizc e alıp götürüyordu…
sen ise acımasızca gidiyordun…

Gitmeseydin balım,
alıp gitmeseydin gözlerini benden…
sevdim seni…
yaşattığın acı küçücük yüreğime sığmayacak kadar büyük olsa da
yinede her şeye rağmen seninle geçirdiğim her an bu acıya değerdi….

İyi ki vardın!

seni seviyorum dedim bende seni dedi

Sevmek dedim. 
Yoluna ölmek dedi.

Yol dedim. 
Alıp başını gitmek dedi.

Gitmek dedim. 
Bir Ahh çekip dostlardan ayrılmak dedi. 

Dost dedim. 
Durdu bana baktı, dost diye mırıldandı. 
Yüreğime nasıl koysam bilemediğim dedi.

Yürek dedim. 
Dünyaları içine sığdıramadığım dedi. 

Dünya dedim. 
Hayatın bir yüzü dedi. 

Yüz dedim. 
Ardında ne gizli bilemediğim dedi. 

Giz dedim. 
Hep çözmeye çalıştığım dedi.

Çalışmak dedim. 
Bitmeyecek öykü dedi. 

Öykü dedim. 
Binlercesini içimde gizliyorum dedi. 

Gizlemek dedim. 
İşte, her şeyin bitimi dedi. 

Sevda dedim. 
Ellerimde bir çiçekle 
Peşinden koştuğum dedi. 

Koşmak dedim. 
Hayat, bir maraton dedi. 

Hayat dedim. 
Öyle kısa ki! dedi. 

Niçin kısa? diye sordum. 
Yaşanacak çok şey var, zaman yok dedi.

Yaşanması gereken ne var? diye sordum. 
Aşk dedi. 

Kaç kere? diye sordum. 
Bin kere dedi, milyon kere AŞK.

Neden bir kere değil? diye sordum. 
Bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk dedi. 

Önce ona varsan olmaz mı? diye sordum. 
Keşke olsa dedi, ama önce yoğrulmak gerek.

Acı çekmek mi? diye sordum. 
Evet, aşk acısında yok olmak dedi. 

Yok olunca! dedim. 
İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın dedi.

Gerçek aşk! dedim. 
Büyük o! dedi. 

Durdum. Durdum. Ve sustum! 

Neden sustun? diye sordu. 
Yüreğim titredi sanki dedim. 

Neden? diye sordu. 
Bilmiyorum dedim. Büyük O!"
Evet dedi. Büyük O! 

Nerede? diye sordum. 
Her yerde dedi. 

Nasıl? diye sordum. 
Yüreğini aç dedi

Yüreğimi açmak! dedim. 
Bir tebessümle bak her şeye dedi. 

Tebessüm dedim. 
Her kapının anahtarı dedi. 

Kapı dedim. 
Girmeden bilemezsin dedi. 

Ya korku! dedim. 
Bilinmeyenden korkar insan dedi. 

Ben kimim? diye sordum. 
Sevgiyle beslenensin dedi. 

Durdum. Durdum. Yine sustum. 
Kimsin? diye sordum. 
SEN'im dedi. 


"Seni Seviyorum" Dedim
"Bende Seni" Dedi.

Güçsüzüm


Güçsüzüm.

Hayır
utanmıyorum bunu söylemeye.Güçsüzlüğümden dolayı olan
çaresizliğimi,hasretimi,bekleyişlerimide söyleyebilirim.Çünkü hiç biri
bana ait değil bunların,hemde hiçbiri.Sen hangi insanoğlu gördünki
kendi gücü olan.Doğduğunda annenin gücüyle,öldüğünde tanırının gücüyle
ayaktasındır.Yaşadığında hep birileri ruhunun kollarıyla sırtını
sıvazlıyordur.Sevdiğindeyse hepsinden büyük bir güç kalbine
yönelmiştir.Ne çaresizliği hatırlarsın ne hasreti.Ama ben
güçsüzüm.Üstelik hayatımda hiç olmadığım kadar.Hayır utanmıyorum bunu
söyleyemeye.Çünkü bana ait değil güçsüzlüğüm.Tüm güvendiklerimi bırakıp
yalnız sana bağlamıştım ben güvenimi.Yalnız sana inanmıştım,Allah'a
inandığım gibi.Bir bakışındı beni yüreklendiren,bir gülüşündü
korkularımı tuz buz eden.Kısacası senden güç alıyordum ben.Bundan
yirmidört saat öncesine kadar benden güçlüsü yoktu dünyada.Ne sözlerim
vardı böyle,ne üzüntülerim.Öyle büyüktüki ellerin her sırtıma
dokunuşunda sıvazlayacaksın sanıyordum.Nerden bilebilirdim beni
gördüğün ilk çukura iteceğini.Şimdi korkularım çırılçıplak
kaldı.Çaresizliğim gün gibi ortada.Basit şeyleri sevmem ben bilirsin.Ne
sevdam basitti benim ne yenilgilerim.Kocaman bir yürekle sevmiştim
seni.Avuçlarının içindeydi geleceğim.Hani tamda kestirememiştim
kalırmısın gidermisin diye.Ama sevmek bu değilmiydi sevgilim.Düşünmeden
herşeyini vermek değilmiydi.Tüm zırhlarımı soyunup teslim olmamışmıydım
ben sana.Ama nerden bilebilirdim karşıma bir ordunun
çıkacağını.Biliyorum... Aptallık ettim sana göre.Hayatından gelip geçen
bir güzel kız olarak kalacağım mazinde.Biliyorum... Ama seviyorum
işte.Sormadıki kalbim bana olurmu diye.Senin dikenli yolarında sana
ulaşmak için çabalarken sanki cennet yolunda koşuyormuşum
gibiydim.Baştan hayır deseydin bana,olmaz deseydin belki şimdiki kadar
üzülmezdim.Ama nerden bilebilirdimki senin beni gördüğün ilk çukura
iteceğini.Şimdi tüm duygularım çamura bulandı.Biliyorsun,sayende...
Sessizliğim meşurdur bilirsin.Hep içimdedir benim savaşlarım.Korkutmam
kimseyi.Korkularımda basit değildir çünkü benim.Şimdi sen kirletilmiş
bir kız gibi beni ortada bıraktın gidiyorsun.Sayende istanbul
ağlıyor.Sayende ben ağlıyorum.O çok güçlü bildikleri Aylin'in şimdi
çocuk gibi yara alıp düşüyor.Gözyaşlarımda basit değil benim bak
kocaman bir şehir tüm gece bana eşlik ediyor.Biliyorsun,sayende.... 

Hani gücün güç aldığına bağlıydı ya.. 
Eğer benim güç aldığım sensen sevgilim 
Herkese yalan söyledim.Çünkü sen bana hiç güç vermedin... 





Ya da bunların hepsi korkularım,ben bilemedim..

Uzakta Ki Birini Sevmek ... . .

Dokunulmamış
düşlerim vardı benim. Kimseye söylemediğim ve kimsenin bozmasına izin
vermediğim düşlerim vardı. İçinde sen olan ama senin bile bilmediğin,
dokunulmamış, kirletilmemiş, bozulmamış düşlerim vardı. Beni bu kadar
mutlu eden onlardı. 



Bazen söz biter 
Acı kalır içinde 
Gecelerin de geçmez olur 
Gündüzlerin de 

Bir kuru yaprak misali 
Nerede bulacaksın bilemezsin 
Sonunda kendini 


Ben seni sevmekten hiç korkmadım Sevgilim 


Bazı anlar vardır ya 
Ya vardır ya yoktur 
Göremezsin karanlıktan 
Çarparsın duvarlara 
Ama yine de yürürsün 
Bir sonraki adımın boşluk olsa bile 
Gözlerine bakmaktan 
Hiç korkmadım 
Sevgilim... 


O kadar çoktu ki sana biriktirdiklerim, sensizliğinde bitiremedim. O kadar çok sevmiştim ki seni, sevmekten vazgeçemedim. 


Anlatması çok zor uzakta ki birini sevmek nasıl bir duygu olduğunu.

(Gözden ırak,gönülden ırak olur)diye bir deyim var iken. 


Bu
sözü yüreğiniz hiçe sayıyorsa. Belkide o seni seviyormuyum acaba diye
kendine soruyorsa. Elinde Sigaranla sabaha kadar onu düşünüp hayalinle
onu bir an olsun yanından yüreğinden ayırmıyorsan. Nasıl ona sevgini
anlatabilirsin.Bu Mesajımla Açtığım Bu Konu'yla Sesleniyorum
uzaklaraaaa.....


Seni cok Seviyorum Bitanem

Burnundan öpüldün, dudaklarına değmeye kıyamadım yine


Kendini bana bırak, senden alabileceğim hiçbir şey yok, 
hele senin haberin olmadan asla. 

Gözlerine dokunmak için ne kadar uzun zamandır bekliyorum biliyor musun? 
Ya saçlarını koklamak için. Yasemin gibi kokuyorlar... Belki de daha güzel. 

Öyle ezberlemek istiyorum ki  seni, unutmak denen şey bile hasetlensin. 

Kirpiklerini düşündükçe rimel olup bulaşmak geliyor içimden. 
Bir fırça kadar bile şanslı bulmuyorum kendimi. Yada bir çorap kadar, 
bir ruj olmak bile düşmüyor payıma. 
Dudaklarına yaslanmak ne güzel olurdu. 
Ne güzel olurdu onlara pervasızca dokunmak... 

 Seni ezberlemek istiyorum. 



Ellerinde kimsede olmayan bir hüzün var gibi geliyor, 
yüzünde yaşayan her duygu ellerine de bulaşmış gibi sanki, 
incinmekten hiç korkmaz mısın gibi sanki


 sen...  
Kır çiçeklerini seviyor olmalısın, sana tazelerini toplamalıyım... 
Daha çok şey var söylemek istediğim, ama dilime mühür vurdum 
sen "konuş" deyinceye kadar. Sadece yüreğimle konuşuyorum. 
 Sadece yüreğimle...  


Sana sitem etmiyorum. Bırak hiç değilse kendimle konuşayım. 
Sen beni yokmuş farz et.

Ne tuhaf, o kadar güzel görünüyorsun ki, 
sanki başka bir yerdeymişiz hissine kapılıyorum. 
Beni azarlamak için neler vermezdin şimdi... 
Keşke azarlasan
Gözlerini çevire çevire bakıp "sıkıldım" demeni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. 


Sana ait bir eşya gibi yanından hiç ayrılmasam ... 

Çok tatlısın, çok... 

Neyse sen bos ver bunları. (?)Keşke hiçbir sorumluluğum olmasaydı, 
her saniyeyi seninle geçirmek çok keyifli olurdu. 
Ama işteyken... hep seni hayal edeceğim bunu bil. 

Tatlı tatlı şarkı söylediğini, 
yaramaz çocuklar gibi gizlice ıslık çaldığını, 
kızdığında söylediğim muzır sözleri... 

Burnundan öpmek istiyorum seni, ne kadar zarif bir duruşu vardır kim bilir 

Sesimi duyduğunu düşünüyorum. Gözlerin kapalı olsa da gördüğünü... 

Burnundan öpüldün, dudaklarına değmeye 


kıyamadım yine

Aşk'' dedim attım içime seni..

Unutulmuş yaralarıma tuzdur adın..Kavgadır kalbimin gözündeki fer.... 
Bir devrimin eskimiş yüzüyüm... Derinimde puslu ihtilaller yanmış süt kokulu sabahların eşiğinde bekleyen gece! 




Bana göz kırpıyor kalabalık yalnızlığım şimdi arsızca... Fütursuzca... 
Kimi nerde arayacağımı sordum mavi gözlü hüzne... 

Dedi “geç! aşkı geç!...”Geçemedim.... 




Yedi geceyi geçtim, yedi güvercin vurdum, yedi yıldız biçtim, yedi nehir içtim, yedi dağ ezdim, 
yedi yemin verdim, yedi gül derdim ve yedi kez titredim bakışlarının sırtında.Bir eren geçiverdi içimden o vakit. 
Dedim “kimi, nerde arayayım?!” 

Dedi “vur! aşkı vur!..”Vuramadım... 



Bir tutam hayat buldum...Korkmuştu, çekilmişti bütün suları. 
Unutulmuştu bütün sözler ve sanki görmek için kapanmıştı gözlerin ayağına ölüm. 
Ölüm kör müydü?Bir cebinde birikmiş kan buldum kullanılmış hayatın. Alıp bağrıma bastım. 
Sonra biraz daha yokladım ve bir and buldum sol dikişte. Dedim "kimi, nerde arayayım?!" 

Dedi “sök! aşkı sök!..”Sökemedim... 



Bir şiir yazdım kalbine. İçinde kalbin hiç geçmedi. Bir çığlık çığırdım utancın yüzüne. 
Karanlık çatladı. Kalbin ıssızlığına yağmur gibi düşürdüm şimşekleri ve gözlerime çark ettim karabasanları. 
Bir elimi sana verdim ötekini aramadım bile. 
Bir yangın geçiverdi yamacımdan. Dedim “ kimi, nerde arayayım?!..” 

Dedi “ kır! aşkı kır!..”Kıramadım... 


Eşkiya bir kahır biçti ömrümü sonrasında canhıraş kavgalar..Küskün ölümler... 
Aynı yollardan geçtim. 
Farklı sehpalarda idam edildim ve unutmanın en deli yükünü taşıdım ben, sözlerinin kahpe yüzünde!!! 




Yalanın ve ihanetin insafsızlığı bendeydi... 
Benden soruldu uykusuzluğun yük olduğu gecelerin hesabı! 





Aşkı geçemedim, vuramadım, sökemedim, kıramadım!!!Kendime kaldım...
Kendimi topladım... Tuttum elimden... Bağladım gözlerimi... 



“aşk!”Dedim attım içime seni... 


Sonrası kimsenin kalbini meşgul etmeyecek kadar basit:İçimde bir sen, aşk içinde... 
İçimde bir ben, bir sen içinde..İçimde bir biz bin hiç içinde... 




Sırrın kalemine perde indirdim ve ben bir kez daha ye-nil-dim!

Ey Gece !Kurban Et YIldızlarını Safaga


Hani ağlamak anadiliydi ya tüm dillerde ayrılığın…
Gözlerimden kan süzüldü Gece'ye.
Siyahı delip geçen gözbebeklerim kan deryası.
Kızıldeniz utanacak içimdeki denizden…

"Yaradan" için "Yar" 

sevmeyi öğrettim de sana,"Yaradan" için 
"Yar"dan geçmeyi öğretememişim kendime…boylu boyunca yatıyor yüreğim yarda…
Bileği kesik kalemim can döküyor şimdi kağıda.
Hiçimi dökmek istemiştim oysa...

infazlar sabaha karşı yapılır ya, birazdan bitecek GeCe… az kaldı, beni
infazlayacağım şafakta.
Hani yüzbinlerce yıldız sönmeden sökmez ya şafaklar, son dileğim GeCeden…
Eyy GeCe!...

Kurban et yıldızlarını şafağa.
Bedel olarak gözlerimin karasını
 göndereceğim her akşam sana…
Yarın, yevm-ül kıyam'da yanmayalım diye yanan yanlarımı bırakıyorum yanına…

Vakit yakın…
Can çekişiyorum canımı can yapanım.
Namlunun ucunda ayrılık, eli tetikte bekliyor günahlarım…

[size=25] vur emriyle
vurulacak sol yanım;
"Yar" verecek "Can" kaybından…

Tütün ne ki?.. tuz bastım tırnağı sökülmüş parmak uçlarıma. On parmaklık
değil bu figan!
Bin elden beşbin tırnağın sökülüp tuza bastırılmasıymış ayrılık…Ama öyle ya, tuzu da sevmeli aşık…

Bir türlü aydınlanamayan bir gün doğdu işte.
Yüzbin yıldız pahasına söküldü şafak."infazı tamamdır" mührü basıldı.
Kaydım düşüldü kitab-ül aşk'tan…

düz çizgiye dönüştü çoktan yüreğimin monitöründe hayat.
Sabahın pusunda, iki yüreğin sağır edici feryadına "sus" düştü.
Pustu aşk… sus-pus bir cenaze merasimi bu satırlar…

üstad'ın dizeleri tek teselli mezar taşıma:
"ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar,
kavuşmak nasıl olmaz, madem ki ayrılık var?

SEN GÜLÜMSE


SEN GÜLÜMSE


Vücudumun hiç bir yerinde hareket yok. İç dünyamda nasıl fırtınalar
kopuyor. İsteklerimi nasıl engelliyorum bir bilsem. Dudaklarını takip
ediyorum ama konuştuklarını işitmiyorum. Ara sıra ellerine gözüm
kayıyor.


Korkuyorum bakışlarımı hissedeceksin diye yada artık beni sevmediğini bilen insanların bunu fark etmesinden.


Sen sevmiyorsun, ben ne yüzsüzüm hala içim titriyor.


Aramızda diğer arkadaşların birbiriyle aralarındaki mesafe kadar mesafe
var. Ne uzak ne yakın ve içimden keşke diyorum; keşke eline
dokunabilsem.


Biliyorum hep daha fazlasını isteyeceğim. Sonra dudaklarını
isteyeceğim, boynuna sokulup seni ciğerlerim patlayana dek bir solukta
koklamak. Nefesimi bırakmak hiç aklıma gelmeyecek. Bir an kendimi çekip
gözlerine kenetlenince, elim elinde, diğer elim saçlarına gidecek o
zaman. Şimdiki gibi boş bakmayacaksın gözlerime. Öyle gözlerini
kaçırmayacaksın sözlerin bitince. İçimde gördüğün ve kendinde
karşılığını bulamadığın şey seni ürkütmeyecek; ne de olsa bir sevgidir
bu. Tıpkı eskisi gibi sözler bitecek gözler konuşacak. Yürek isteyecek
eller dokunacak. Ben seni delicesine öperken dilin bir fırsat bulursa
sana olan isteğimin karşılığını verecek. Karşılık; seni seviyorum. Bir
şey konuşmaya dilim varmıyor. Tek derdim sensin şu an. Yanından çekip
gitsem sen de düşünür müsün; "bensiz ne yapacak sokaklarda". Ben
yanından çekip gitsem; yapayalnız kalacağım. Birilerinin yanına gitsem;
biliyorum ki onlar bana bir şeyler anlatırken ben göz yaşlarımı düğüm
düğüm edeceğim. Sadece sadece senin gülebildiğin aklıma gelecek ve ben
yine göz yaşlarımı tutamayacağım. Belki sinirden belki sensizlikten
bilmiyorum ama seni hala seviyorum.


Sokak çocuğu en son bayramda şeker yemiş. Bir sokak çocuğuyum karşında;
şekerim, canım seni öyle çekiyor ki... Yukarıda saydığım hisleri bir
hissetsen o çocuğun en içten gülümseyişiyle sana ölesiye sarılacağım.
İçinde yok olmamışsa bazı şeyler, bir şekerin yaşattığı gibi kolay
mutluluklar yaşatabilirsin bu çocuğa. Ne olur bir kaç saniye de olsa
konuşmadan gözlerime bak, hislerini ezme. Sağ yanımdasın, başını sağ
tarafa hafif eğiyorsun. Nasıl bir işkence bu? Nasıl tutuyorum kendimi
sana sokulmamak için. Eğer isteklerim yaşansaydı bitmeyecekti seni
keşfim. Tutup kolundan seni çekip götürecektim. Sen ve ben ikimiz
kalacaktık bir yerlerde. Şimdi gitme zamanı sanırım; kontrolü içimdeki
sevgine veremem, daha fazla küçülemem. Bu gecelik bu kadar acı yeter.
Nasıl olsa sen buralardasın, ben buralara uğruyorum; demek, acı sürecek.


Hapsettim kendimi buzdan parmaklıklara. Karlar yaprak yaprak dökülüyor.
Hafif bir koku genizimi yakıyor. Bacalardan duman süzülüyor gökyüzüne.
Hepsi yolunu takip ediyor. Ben de takip ediyorum, karda ayak izlerini.
Ben gidiyorum yeni izler açıyorum, yaprak yaprak karlar kapatıyor
izlerimi. Sarı sarı ışıklar pencerede. Sokaklarda kimse yok. Hiç ses
yok. Bazen bir iki köpek uluyor aşağılarda. Çamlar zor taşıyor
dallarındaki karları. İki yanda uzayan birer ağaç ve aralarında
karmaşık dallar, sokak lambasının ışığı dalların önüne düşmüş. Dalların
arasından arka tarafa gizleniyorum. Kimden saklanıyorum bilmiyorum ama
bir şey beni oraya çekiyor. Bir sevişme aklıma geliyor burada. Seninle
yaşıyorum. Senle yaşanan mutluluklar yada beni terkedişin aklıma
geldikçe ağlıyorum; sen gülümse..

22 Ocak 2013 Salı

Bakmayın yazılarıma sinmiş hüzne...

Bakmayın yazılarıma sinmiş hüzne... 
Herşeye Rağmen Şanslı Biriyim Ben.!
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne.

Avuçlarımdan umuda uçan kelebek..

Hiç ağlamadığımdan değil; çok akıttım gözyaşımı içime.
Hiç kaybetmediğimden değil birini.Çok yandım ciğerimden.Baktığım her yere, 
sevdiklerimin yüzünü kazıdı hasret.

Yıldızlarla doluydu gökyüzüm; kapkara bir boşluk bıraktılar kayanlar. 
Bir daha asla dolduramadım.

Gidene soramadığımdan, kalanın ıstırabı daha çok sandım.
Hiç ihanete uğramadığımdan da değil; yarası her zaman taze, birkaç
hançerle dolaştım durdum sırtımda; hem öfkelendim, hem anlamsız geldi
kızmak.


Herkesten farklı değildi başımdan gelip geçenler.
Herkes kadar ağladım, herkes kadar yandım.
Acısız olmuyordu ki hayat!
Ağlamaktaydı bereket, yağmurda ıslanmadan yeşermiyordu ki toprak!

Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne.
Mutlu bir çocuktum ben!
Kalabalık bir ailenin sevgisiyle büyümüştüm. Bir sürü arkadaş, bir sürü oyun..
kuyruğuna tutunmuştum kırmızı bir uçurtmanın.
Hayat hep veriyordu, alacağı günleri hiç düşünmemiştim.

Sancılıydı ilk gençlik!
Şimdiki hüzünlerimle, o zamanları karşılaştırdığımda, çocukluk deyip geçiyorum.
Ah, nerdesiniz 17’lik dertlerim!

On yedimde başlamıştı hayatla kavgam.
Artık sadece, tartışıyoruz.

Acıya alıştığımı söyleyemem hala; hele, nasır tuttuğunu kalbimin.
Unutmayı becerdiğimi de söyleyemem; asla unutamadım, kusurluydu hafızam; 
almayı biliyordu da silmeyi, asla!
İyi ki hatırlıyorum!

Yaşamımdan çıkanlara kızmıyorum; öğrettikleri her şey için minnettarım.
Bir zamanlar, doyasıya güldüğümüz içindi uğurlarken akıttığım göz
yaşlarım..Paylaştıklarımız kadar değerliydiler.
Paylaşamayacaklarımızın adıydı hasret!

İhanete de alışamadım elbette; ama, edenlere de eyvallah! Kir tutsa da
kin tutmaz yüreğimiz. Az şey sayılmaz, utanmayı bilmeyenden öğrendiğim;
sırf bu nedenle bile affedebilirim.
Bakmayın, yazılarıma sinmiş hüzne....
Şanslı biriyim ben!
Mükemmel bir anne-baba; harika kardeşlerimle; hem büyük, hem mutludur ailem!

Eski-yeni fark etmez; hem köklü, hem sınanmıştır dostluklarım!
Kolay yere gelmez sırtım; ne yaparsa yapsın, kolay vazgeçmem hayattan!

Kokladığım gülleri, teker teker solduracak biliyorum. Asla hazır
olamayacağım acıya; ama, çekmeyi de öğrendim artık. Bütün duyularım
açık, elimde suyum, yüreğimde umut, güllerimin yanındayım.

Az şey midir, biteceğini bildiğin bir hayatı son nefese kadar paylaşmaya hazır olmak.
Ve baş kaldırmak ölüme, sonsuza kadar, sevip hatırlayarak..

Zaman bir değirmen; keder girer, hüzün çıkar kapıdan..
Ben de toy girip, olgun çıktım içinden..
Bakmayın dertlenip içlenmeme; yağmur yağar, toprak kokarım; güneş açar, çiçek kokarım!

Avuçlarımdan umuda uçan kelebek..

Sadece, Güneşli günlerde kalem oynatmaz yürek!